Uzun insan tarihi içinde medeniyetler, bugünkü varlık gösterme biçimimizin temelini oluşturur.
Kalıntılarına rastlanmayanlar da hesaba katılırsa Anadolu’da sayısız medeniyetler kurulmuş bir o kadar da yıkılmıştır.
Ege’nin her köşesi, Batı Anadolu’nun taşı toprağı medeniyetlerin parçasıdır.
Bu yazımıza konu olan Bergama’nın Zeus Sunağı…
Kısaca özetleyelim.
Bakırçay havzasında yaşayanların, 2 bin yıl önce can ve kan vererek yaptıkları Zeus Sunağı, ihtişamıyla günümüzde bile insanın evrensel onurunu temsil eder.
Ruh ve bedenden oluşan insanın taşıdığı sevgi, nefret, sevinç, keder gibi duygularını taş üzerine resmettiği ihtişamlı eserdir Zeus Sunağı…
Günümüzde Zeus Sunağının sadece temelleri Bergama’dadır.
Ne oldu bu muhteşem anıta?
1870’lı yıllarda yol mühendisi olarak ülkemizde çalışan Carl Humann, kaçak kazı yaparak Zeus Sunağını Dikili Limanından parça parça Almanya’ya kaçırdı.
Osmanlı döneminin yöneticilerinin kendisine izin verdiğini iddia etmesine rağmen bunun belgesi de ortaya çıkmadı.
Zamanın izini silemeyeceği bu insanlık suçu cezasız kaldı.
Bu konuda pek çok şey yazıldı.
Artık söz düellosu bitti. Sivil ve resmi tepkiler gösterildi.
Şimdi eyleme geçip sonuç alma zamanı.
Bazen anonim hale gelmiş sözler, bugünkü yaşadıklarımızın hal tercümesi gibidir.
Mevla’nın pek meşhur sözlerindeki gibi…
“Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
Şimdi ya değerini kaybetmeyen ya da değer katan yeni sözlere ihtiyaç var.
Taşkın söyledi. Hem anonim hem de geleceği kapsayıcı: Taşlar yerinde ağırdır.
Sizin, ya sizin diyeceğiniz nedir?
TAŞKIN’IN AŞKI
Çeyrek asırlık mücadelenin başlangıcına gazeteci olarak bizzat tanığım.
1984 – 1994 yılları arasında iki dönem Bergama Belediye Başkanı olarak görev yapan Sefa Taşkın, temel hizmetler ölçüsünde Zeus Sunağının Bergama’ya ait olduğunu ve geri verilmesi için de mücadele etti.
Özetle Sefa Taşkın’ın en büyük sevdası, Zeus’un evine dönmesiydi.
1990 yaz başında Taşkın ve dönemin belediye meclis üyeleriyle 2 hafta süren bir Avrupa yolculuğu yaptık.
Berlin’in doğusuna geçtiğimizde Zeus Sunağını ilk gördüğümüz zamanın üzerinden 30 yıl geçti.
Hissiyatımız değişmedi.
Anadolu medeniyetinin resmedildiği taş, gözümüzde altın gibi parlıyordu.
Bugün Bergama Asklepion antik kentindeki Zeus Altarı sanki göz yaşı döküyor.
MÖ 2 binli yıllardan 1870’li yıllara kadar yüzünü Bakırçay güneşiyle ısıtan Zeus Sunağı, şimdi Berlin’in taşı donduran soğuğuyla ağlıyor.
Doğu bloku ülkelerinin parçalandığı, Almanya’nın birleştiği, siyasi ve ekonomik dengelerin değiştiği bu dönem tarihi eserlerin ait oldukları yere verilmesi için uygun bir iklim oluşturuyordu.
Ancak uluslararası etki gücüne ve yetkisine sahip dönemin yöneticileri, Başkan Sefa Taşkın’ın heyecan ve idealine ortak denk gelecek heveste değildi.
Konuyla ilgili meslektaşlarımın çoğu konuyu tekrar gündeme getiren Taşkın’ı yeni yeni anlayıp destek vermeye başladı.
O yüzden ayrıntılara girmeden artık tekrarlanmaması gereken birkaç cümleyle yazımı noktalıyorum. Zira bu zaman kaybı ve kimseye faydası olmayan boş sözlerden ibaret kalacaktır.
- YÖNETİCİLERE: Yaşadığı topraklara karşı sorumluluğunu sayısız konferans vererek, makale ve kitap yazarak veren, aktif eylem planlarıyla gösteren Sefa Taşkın’dan rol çalmaya teşebbüs etmeyin!
- Taşkın’ın başladığı yerde durduğunuzu fark ederseniz; beylik cümleler kurmak, başucu lafları etmek yerine yeni yol haritası çizerseniz size de puan kazandırır.
- Zeus Sunağının geri istenmesi romantik bir talep değil, tarihin taşa işlenmiş belgesiyle anayurduna iadesini hak görmenin girişimidir.
- Tarihi eserlerin ait oldukları yere iadesi için yeterli ve gerekli uluslararası sözleşmeler olduğunu öğrenmek, sıradan bir ihale yasasındaki çetrefilli yollardan daha açıktır.
- ÖĞRENMEK İSTEYENLERE: Araştırmacı, yazar ve bilgi insan Sefa Taşkın’dan aktaralım: Sunak bir heykel, bir sikke, bir tablo değil bir şehrin, Bergama’nın bir parçasıdır. Bergamalılar, 120 yıl önce temellerinden koparılan şehirlerinin bir parçasını istiyor. 35 metre genişlik ve derinlikte, dört katlı apartman yüksekliğindeki anıtsal yapısıyla sunak, insanlık tarihinin övünç kaynağıdır. 120 yıldan fazla Berlin’de tutsak kalan Zeus Sunağının evine dönmesi insanlık, bıraktığı anlamlı izlere bir yenisini daha katmış olacaktır.
Alman yol mühendisi Carl Human, 13 yıl boyunca Bergama’yı talan etti. Hileyle, türlü kurnazlıkla… Parça parça Bergama’dan kaçırılan Zeus Sunağı, Berlin’de kafese konmuş tutsak bir aslan gibi çile çekiyor.
Taşkın soruyor:
Zeus Sunağını, Bergama’da gün ışığına çıkaran ve Berlin’e kaçıran adam Carl Humann. Bu insan, acaba bir kutlu kişi midir, yoksa bir lanetli mi? Carl Human’ın mezarı bugün Bergama’da, Zeus Sunağının temellerinin eteğindedir. Zeus Sunağı Berlindedir. Carl Human Bergamadadır. Bu bir çelişki midir, yoksa Carl Human’ın ölümüyle olması gereken yönünde verdiği bir işaret mi?