“Sürdürülebilir Dirençli Gelecek” başlığıyla düzenlenen ilk oturumun moderatörlüğünü TBB Genel Sekreteri Suat Yıldız üstlendi. Oturumda, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem konu ile ilgili görüşlerini açıkladı.
“Marmara’da olası bir deprem 50 milyon civarında nüfusu etkileyecek”
Oturumda ilk sözü alan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, dirençli kentler oluşturulması için hem yerel hem de merkezi yönetimin ortak hareket etmesi gerektiğine dikkat çekti. Yapılacak çalışmaları; deprem öncesi ve deprem sonrası olarak ikiye ayıran Bozbey, şunları söyledi:
“Depremi afet olarak adlandırıyoruz. Ancak depremi afete dönüştürmemek önemli. Eğer bu konuda hazırlıklarımızı yaparsak önümüzdeki sürece bakış açılarımızı, projelerimizi buna göre değerlendirirsek, o zaman deprem afete dönüşmez. Depremin afete dönüşmesi tamamen bizlerin yapmış olduğu uygulama eksikliklerinden kaynaklıdır. Hem Bursa için hem de Marmara Bölgesi için bütünsel anlamda düşünmemiz gerekiyor. Bugün Marmara’da olası bir deprem 30 milyon nüfusu değil, yaklaşık 50 milyon civarında nüfusu etkileyecek. Ekonominin yüzde 70’inin oluştuğu bir bölge olarak değerlendirirsek ekonomimiz de ne kadar etkileyecek onu düşünmemiz, ona göre hareket etmemiz lazım. Bunu yaparken sadece belediyelerin elini taşın altına koyması değil, hem yerel yönetimlerin hem genel yönetimin ortaklaştırarak bu projeleri yaşama geçirmesi lazım.”
“Dirençli kent yaratamazsanız, sürdürülebilir kalkınmayı da yapamazsınız”
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da Türkiye’nin deprem gerçeğini anımsattı ve her an teyakkuzda olunması gerektiğini söyledi. Afetlere karşı tedbir alınmadığını belirten Karalar, 6 Şubat depremlerini işaret ederek şöyle konuştu:
“Depremin maliyetinin 150 milyon dolar olduğu söyleniyor. Oysa bu 150 milyon doları, dirençli bir kent oluşturma noktasında harcasaydık, ne bu kadar mal kaybı olacaktı, ne bu kadar da can kaybı olacaktı. Bunun değişebilmesi gerekiyor. Sürdürülebilir dirençli gelecek, hem şehir için hem bugünkü neslin yaşaması için hem de bizden sonraki nesil için çok önemli. Eğer siz dirençli kent yaratamazsanız, sürdürülebilir kalkınmayı da yapamazsınız.”
Göç sorununa da ayrı bir parantez açan Karalar, “Küresel iklim, susuzluk, açlık, savaşlar, huzursuzluk, maddi imkansızlık göçe zorluyor. En çok göçten etkilenenler de bizim gibi kentler sıkıntıyı çekiyor. Çok göç alınca bir kent ister istemez oradaki konut fiyatları, arsa fiyatları artıyor. Göç eden kişinin ekonomik şartları olmadığı için güvenli binalar daha pahalı olduğu için güvensiz binaları tercih ediyor. Bu bir tehlike. “ ifadelerini kullandı.
“Orman yangınlarında yetki Orman Bakanlığında”
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ise şehrin her yıl karşı karşıya kaldığı yangın tehlikesini anlattı. Orman yangınları ile mücadelede yetkinin belediyeler değil, Tarım ve Orman Bakanlığında olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
“Yaklaşık orman varlığımızın yüzde 10’unu kaybettik Muğla bölgesinde. Muğla Türkiye’deki orman varlığı en yüksek 3 ilden bir tanesidir. Ama Muğla yine Akdeniz’deki konumu dolayıyla aynı zamanda da iklim krizinden en fazla etkilenen iller arasında yer almaktadır. Büyükşehir belediyelerinde orman yangınlarında bir görev ve yetki sahibi değildir. Orman yangınlarına Orman bakanlığı müdahale eder. Çünkü bizim belediyelerimizdeki personelin böyle bir eğitimi yok. Orman yangınlarının önlenmesi, yetki ve sorumluluğu veya yangın olmadan önce alınacak tedbirler, bunların hepsi Orman Bakanlığına ait.”
“Biz sele karşı direnmeye çalışıyoruz”
Oturumda Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem de seller ile mücadele başlığına değindi. Erdem, “Dirençli kentler yaratmaktan ziyade biz sele karşı, aşırı yağışa karşı direnmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar yapılan bütün alt yapılar Zonguldak’ta yeterli olmuyor. Şehir sahilden hemen yukarıya dağlara zirve yapmış. Düzlük hiçbir alanımız yok. Yağan yağmurun şiddeti oldukça fazla ve bu suyu kendi haline bırakmamanız lazım ve suyu bir an önce alt yapıya ulaştırmanız lazım. Bu zaman zaman mümkün olmuyor. Bu çok büyük ekonomik kayba uğratıyor bizi.” İfadelerini kullandı.
İlçe Belediye Başkanları İkinci Oturumda Konuştu
Kongrede “Dirençli Kentler için Demokratik Yönetişim” adlı ikinci oturumun moderatörlüğünü TBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şengül Altan Arslan yaptı. Oturuma, Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay, Akçadağ Belediye Başkanı Hasan Ulutaş, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, Gölbaşı Belediye Başkanı İskender Yıldırım ve Argüden Yönetişim Akademisi Yönetim Kurulu üyesi Dr. İnan İzci katıldı.
“En büyük sorunlardan biri kurumlar arasındaki ilişki kopukluğu”
Şengül Arslan, TBB’nin yürüttüğü çalışmalara ilişkin bilgi verirken, TBB Deprem Bölgesi Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı “6 Şubat Afet Bölgesi Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Gelişim Önerileri Raporu”na işaret etti. Komisyon olarak yıkımın en fazla olduğu 4 ile saha ziyareti gerçekleştirdiklerini anlatan Arslan, “Ziyaretlerde özellikle gördüğümüz bir şey var; afet sonrasındaki toplanma sürecine baktığımızda en büyük sorunlardan birinin kurumlar arasındaki ilişkinin kopukluğun hızlı müdahale ve etkin iyileşme süreçlerini olumsuz etkilemesiydi.” dedi.
“Samandağ hep depremzedeymiş”
Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay konuşmasında, sorunların deprem sonrasında değil, deprem öncesinde de var olduğunu anlattı. “Samandağ hep depremzedeymiş. Hala yıkım ve yapım aynı anda devam ediyor. Deprem zamanında yerel yönetimler bir şey yapamadı” ifadelerini kullandı.
“Ne yapacağımızı tariflersek dirençli kentleri oluşturabiliriz”
Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu ise oturumda “Biz yerel yönetimlerde ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı ve kimin için yapacağımızı iyi tariflersek ancak dirençli kentleri oluşturabiliriz.” dedi.
“İlçemizde gönüllü kent konseyi kuracağız”
Akçadağ Belediye Başkanı Hasan Ulutaş, deprem sonrası ilçede yürüttükleri ve yürütecekleri çalışmaları anlattı. Ulutaş, vatandaş ile sık sık bir araya geldiklerini, katılımcılık ve kapsayıcılık ilkesi kapsamında ilçede gönüllü kent konseyi kuracaklarını belirtti.
“Deprem bölgesindeki belediyelerin geliri yok”
Gölbaşı Belediye Başkanı İskender Yıldırım ise ilçenin sorunlarının başını kalıcı konutların çektiğini, listenin ikinci sırasında ise ekonominin yer aldığını söyledi. Yıldırım, “Deprem bölgesindeki belediyelerin geliri yok, ekonomik olarak batmış durumda.” diye konuştu.
“Türkiye’de öncelikle afeti doğru tariflememiz gerekiyor”
Oturumda son olarak Argüden Yönetişim Akademisi Yönetim Kurulu üyesi Dr. İnan İzci söz aldı. Demokratik yönetişimin önemine dikkat çeken İzci, “İmarı veren de AFAD’ı kuran da belediyeyi var eden de devlet. Devletin var olma ana çerçevesi de Anayasa. Burada da devletin birinci görevi vatandaşın yaşam hakkını korumaktır. Afet, dayanıklılık gibi konular da bir yaşam hakkından geçiyor. Türkiye’de öncelikle afet denilen meseleyi doğru tariflememiz gerekiyor.” dedi.