Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi ve Devlet Konservatuvarı, 1994 yılından bu yana eğitim verdiği Narlıdere kampüsünün depreme dayanıksız olduğu tespit edildi. Bu gerekçe ile Rektörlük, fakültenin 2 yıllığına Buca’da bulunan Tınaztepe Yerleşkesi’ne taşınma kararı aldı. Yerleşke içinde idari bina olarak tasarlanan binada öğrencilerin eğitim göreceği bilgisinin üzerine sanat eğitimi için yeterli fiziki donanıma sahip olmaması nedeni ile akademisyen, öğrenci ve sanatçılardan tepkiler oluştu.
DEÜ Akademisyen ve öğrencilerinin yanı sıra sanat camiasından da binanın taşınmasına yönelik sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapılmaya başladı.
Tepkiler karşısında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’den fizibilite çalışmaları tamamlandıktan sonra fakülte binasını sağlamlaştırmak için gerekli desteği vermeye hazır oldukları mesajını verdi. DEÜ Rektörlüğü de iş birliğine hazır olduklarını belirtti.
“YÖNETİM İÇİN RİSK”
Konu ile ilgili olarak DEÜ Rektörlüğü’nden Buca’da güvenlik sorununun olmadığına yönelik açıklama geldi. Rektörlük yapmış olduğu açıklamada “GSF ve Konservatuvar binasını açık tutmak mevcut yönetimimiz için bir risktir. Çünkü bütün sorumluluk üniversite yönetimindedir. Ne milletvekilleri ne oda yönetimleri ne de bir başka kişidir burada sorumlu olan. Binalarda olası bir çökme ya da yıkılma anında, geri dönülmez kayıplara sebebiyet verilebilir. Böyle bir durumda öğrenci, akademik ve idari personelin ailelerine bu durumu açıklayacak olan üniversite yönetimidir. Katılımcı, şeffaf ve sorumluluk sahibi bir yönetim olarak, çeşitli tarihlerde toplantılar düzenleyerek konuyu en açık şekilde izah ettik. Soruları dinledik; imkanlarımız ölçüsünde ne yapabileceğimizi dile getirdik. Önerdiğimiz çözüm ise buradaki yükseköğretim ve sanat faaliyetlerinin bir süreliğine Buca Tınaztepe yerleşkemizde bulunan ve yeni yapılan binada sürdürülmesi şeklinde oldu. Bunun altında aranabilecek başka hiçbir şey yoktur. Ortada ne sanat düşmanlığı ne de burayı birilerine verme hedefi vardır” ifadelerine yer verdi.
“RAPORUN VARLIĞINDA ŞÜPHE EDER DURUMDAYIZ”
DEÜ Akademisyenleri ise yazılı olarak 3 ana başlıkta değerlendirmelerini sundu ve Rektörlüğün ‘şeffaf’ olmadığı iddiasında bulundu. Açıklamada, “Edindiğimiz bilgilere göre kolonlardan örnek alınarak yapılan bu testlerin bizden daha eski binalar olan Alsancak’taki rektörlük binası başta olmak üzere ne Tıp Fakültesinde ne İktisat Fakültesinde ne Eğitim Fakültesinde yapılmadığı yönünde. Bu durumda ister istemez herkesin zihninde soru işaretleri oluşmakta ve üniversite yönetimi ve özellikle rektöre güven konusunda sıkıntılar yaşanmakta. Hatta binamızın oturulamaz olduğuna dair raporun varlığından bile şüphe eder bir duruma geldik. Çünkü hala daha bizim gördüğümüz, bilgimize sunulan ıslak imzalı bir rapor ortada yok. Doğal olarak bu durum başta öğrenciler olmak üzere herkesi kaygılandırıyor ve spekülasyonlara yol açıyor. Can güvenliği meselesi kesinlikle tartışılamaz önemde bir konu ancak doğal olarak, yaklaşık 75bin kişiye ev sahipliği yapan üniversitenin hiçbir binasında bu çalışmanın 2018 Martından beri yapılmadığı ortadayken, önce bize bu testler dahi yapılmadan sizin binanız sağlam değil şeklinde bir dayatmada bulunulması sonra apar topar testin yapılması ve bu raporun hala daha bize gösterilmiyor oluşu kaygılarımızda haklı olduğumuzu gösteriyor” ifadelerine yer verildi.