Türk eğitim sisteminde başarı kelimesi odak kavram haline gelmiştir. Durum böyle olunca, ebeveynlerin tüm çabaları çocuklarının derslerden yüksek notlar almasına yönelik olmuştur. Anne babalar, çocuklarını üniversitede “iyi” bir lisans programına yerleşmesi adına her türlü özveride bulunmaya çalışmaktadırlar. Türkiye’de üniversiteye giriş süreci ilköğretiminin ilk yıllarından başlamakta ve zor ve sıkıntılı bir süreç olarak yaşanmaktadır. Bu süreçte çocukların sınava yüklediği anlamlar ve sınavla ilgili zihinlerinde oluşturulan imaj, sınav sonrası elde edilecek kazanımlara verilen önem sınav kaygısı oluşumu üzerinde etkilidir diyen Uzman Psikolog Elif ÖZDENİZ bu konuyla ilgili ebeveynlere önerilerini dile getirmiştir.
Sınav kaygısı; öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan kaygı durumudur. Sınav kaygısı gerçek dışı beklenti ve yorumlar içerdiğinden yanıltıcı olur. Öğrencileri farkında olmadan kendi davranışını denetleyemez hale getirir. Özellikle son günlerde COVİD-19 virüs temelli sınav tarihlerinde değişimlerin olması öğrencilerin kaygısını tetikler niteliktedir.
Sınav kaygısının belirtileri nelerdir?
Huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, taşikardi, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları vs. bedensel yakınmalar, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme sık görülen belirtiler arasında sıralanabilir.
Çocuğun sınav kaygısına maruz kaldığı nasıl anlaşılır?
Çok çalışmasına karşın performansında belirgin bir düşüş gözlenir. Ders çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı hakkında konuşmayı reddetme ve öfke tepkimeleri görülür. Soru sorulmasından rahatsız olurlar. Dikkat dağınıklığı, odaklanamama, Fiziksel yakınmalarda dikkat çeken bir artış (karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, uyku düzensizliği, iştahsızlık ya da tersine aşırı yeme, genel mutsuz bir ruh hali vb.), çok çalışılmasına karşın performans düşüklüğü kaygının varlığını gösterir.
Sınav Kaygısı neden oluşur?
Gerçekçi olmayan düşünce biçimlerine sahip olmak kaygını oluşmasında en önemli süreçlerdir.. Sosyal çevrenin beklentileri ve baskısı da önemli bir etkendir. “Sınava hazır değilim”, “Bu bilgiler çok gereksiz ve saçma. Nerede ve ne zaman kullanacağım ki?” “Sınavlar niye yapılıyor, ne gerek var?” “Bu bilgiler gelecekte benim işime yaramaz” Sınava hazırlanmak için gerekli zamanım yok ki!”“Bu konuları anlayamıyorum , aptal olmalıyım” “Ben zaten bu konuları anlamıyorum” “Biliyorum, bu sınavda başarılı olamayacağım” “sınav kötü geçecek” “Çok fazla konu var , hangi birine hazırlanayım? gibi düşünceler öğrencilerin zihninden geçen düşüncelerdir. Aynı zamanda çocuğun ve ebeveynin mükemmeliyetçi ve rekabetçi bir tutuma sahip olması bu durumu tetikler niteliktedir.
Sınav kaygısıyla başa çıkma yolları nelerdir?
Düşünce ve inançları sorgulamak (gerçekçi olmayan düşünme alışkanlıklarını farklı bir gözle yeniden değerlendirmek, Nefes alma egzersizleri, Gevşeme egzersizleri, Kaygıyı bastırmaya değil, onu kabul etmeye ve tanımaya çalışmak, Düşünceleri durdurma tekniği, Dikkatini başka noktalara odaklama tekniği kullanılabilecek başa çıkma yollarıdır. Bunun dışında düşünceleri durdurma, Dikkatini başka noktalara odaklama gibi durumlar kaygısının azalmasına yardımcı olur.
Sınav kaygısı ve aile ilişkisi nasıldır?
Aile için sınavın ne anlam ifade ettiği, sınava yönelik tutum ve yaklaşımları ailenin sınava yükledikleri anlamlar bu noktada önemlidir. Genellikle ebeveynler kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmaktadırlar. Çocuktan yüksek beklentilerinin olması ve sınavı bir araç değil amaç olarak görmeleri oldukça önemlidir.
Ailelere neler önerilmelidir?
- Aileler sınırlarını düzenleyip farkında olmalıdırlar
- Güven ve sorumluluk vermeli, önemsemeli, olumlu geri bildirimde bulunmalıdır.
- Sınava ilişkin konuşmalarda özenli davranmalı, gerçekçi olmalıdır.
- Akranlarıyla karşılaştırmaktan kaçınmalıdır.
- Duygu ve düşünce paylaşımı, empati önemlidir.
- Sınavı yüceltmeme, ölüm kalım sorunu yapmama, yüreklendirici davranma önerilmektedir. Çocuklar koşulsuz sevilmelidir.
- Aile bireyleri uygun rol modeli olmalı, uygun aile ortamı sağlamalı ve uygun problem çözme davranışları geliştirilmelidir.
Psikolojik destek ne zaman gereklidir?
Bir ruhsal bozukluk ortaya çıkmışsa (depresyon, anksiyete bozukluğu, uyku bozukluğu, yeme problemleri vs.) . Çocuğun gözle görülür biçimde işlevselliğinin bozulması, kaygıyla başa çıkmak için uygun olmayan yollar kullanma, davranış bozukluklarının görülmesi psikolojik destek gerektiğinin başlıca göstergeleridir. Bu durumlarla karşı karşıya kalındığı takdirde bir uzmandan destek alınması önerilmektedir.
YORUMLAR