İnşaat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi bugün gerçekleştirdiği basın açıklası ile 19 yıl önce gerçekleşen 17 Ağustos Gölcük depremi özelinde, Türkiye’de oluşabilecek deprem felaketleri için uyarılarda bulundu. Şube Başkanı Prof.Dr. Şevket Murat Şenel yaptığı açıklamada şuanda Türkiye’deki yapı stokumuz yeni bir depreme hazır mı? sorusunu gündeme getirerek, deprem gerçeğini gözler önüne serdi.
İnşaat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi’nin bugün gerçekleştirdiği basın açıklamasında, Şube Başkanı Şevket Murat Şenel sözlerine;”İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem gerçeğini unutmadık, unutmayacağız. 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleriyle ortaya çıkan her acının yükünü kalbimizde taşıyoruz. Yapı üretim sürecinin asıl unsuru olan bir meslek odası olarak, başta ülkemizi yönetenler olmak üzer, her insanın bu günlerde bir kez daha düşünmesini istiyoruz. Türkiye bir deprem ülkesidir. Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi ve bu durumun bir türlü önlenememesi sorunun kaynağını oluşturuyor. Çözümün ise;yapıların, mesleki derinliği olan ahlaki ve etik anlayışı yüksek meslek insanları tarafından, mühendislik bilimine ve ‘Deprem yönetmeliklerine’ uygun tasarlanması ve üretilisidir”diyerek başladı.
250 Yıllık Periyotlara Dikkat Çekti
17 Ağustos depreminin bir milat olarak kabul edildiğini ve tüm Türkiye’yi etkilediğini belirten Şenel,Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın ürettiğitarihsel depremlere bakıldığında 7 büyüklüğündeki depremlerin 250 yıllık dönemlere denk geldiğini 1509 ve 1766 depremlerinin arasında 257 yıl olduğunu dile getirdi.Bugün İstanbul’da da 250 yıllık periyodun sonuna gelindiğini ve endişe duyduklarını belirtti. Türkiye’de 1939 Erzincan depremi, 1966 Varto depremi, 1971 Bingöl, 1976 Çaldıran-Muradiye, 1983 Erzurum, 1992 Erzincan, 1995 Dinar ve 1998 Adana depremlerinin milat olması gerektiğini savunan Şenel, bu depremlerden ders alınmadığını Gölcük ve Düzce depremlerinden ders alındı mı? sorusunu kamuoyuna iletti.
”Denetim mekanizmaları etkili çalışmıyor, sistem doğru işlemiyor”
Depremlerdeki can kaybının ve hasarın temel nedeninin sadece imar sorunu olmadığına dikkat çeken Şenel,” Bize göre temel sorun plansızlık,çarpık kentleşme, yetersiz mühendislik ve denetimsizlikten kaynaklanıyor. Benzer büyüklükteki depremler Japonya gibi ülkelerde çok daha sınırlı can ve mal kayıplarına sebep olurken, bizde ortaya çıkan durumun felaket haline gelmesi, sorunun bizden kaynaklandığını gösteriyor. Sorun, depremin kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır”dedi.Şener geçtiğimiz günlerde Beyoğlu-Sütlüce’deki bina çökmesinin hala denetim mekanizmalarının etkili çalışmadığını ve sistemin doğru işlemediğini gösterdiğini sözlerine ekledi.
Ağır Hasarlar Oluşabilir
Yapı Denetim Yasası’nda gerekli değişikler, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirten Şenel,” Eğer yasada düzenlemeler yapılmazsa, on yıl sonra aynı sorunlarla karşı karşıya kalınacak, olası bir depremde başta kamu binaları olmak üzere konutlar, iş yerleri ağır hasar görecek,çok sayıda bina yıkılacak, can ve malkaybı yaşanacaktır.”dedi.
22 Milyon Yapıdan %67’siruhsatsız, %60’ı 20 yaşından büyük
Bugün Türkiye’de yaklaşık 22 milyon yapı bulunduğu, mevcut yapıların yüzde 67’sinin ruhsatsız, yüzde 60’nın 20 yaşından büyük olduğunu belirten Şenel,”Bu veriler kentsel dönüşüm projelerini meşrulaştırmış ve uygulamaya aldırmıştır.Yeşil alan, sosyal donatı alanları, otopark sorunu gibi sorunları çözmeyen parsel bazındaki kentsel dönüşümler ise kentsel bir anlam yaşımamaktadır.”dedi.
İmar Affının Tehlikesi
Her seferinde ‘bu son denilerek’ getirilen imar aflarına da değinen Şenel,” Topraklarımızın büyük bir bölümü deprem tehlikesindeyken, yapı stokumuzun önemli bir bölümü deprem riski taşıyor ike, riskli yapıların bir an önce onarılması ve güçlendirilmesi gerektiğini dile getiriyoruz. İmar affının mevcut sorunlarımızı ve risklerimizi arttıracağı açıktır. Hiçbir mühendislik hizmeti almadan yapılan ve büyük bir depremde göçme ve can kayıplarına sebep olma riski taşıyan binlerce binanın, para karşılığında kayıt altına alınması ve görmezden gelinmesi yarın meydana gelecek 17 Ağustosları düşündüğümüzde bizleri endişelendirmektedir. Marmara depreminde zarar gören binaların yüzde 80’nin imar affından yararlandırıldığı görülmektedir.”dedi.
Sonuç olarak bu gibi olayların yaşanmaması için çözüm önerilerini sıraladılar
*Yüksek risk taşıyan yerleşim birimlerine müdahale,
*’Ulusal deprem stratejisi ve eylem planını’-UDSEP 2023’ü uygulamaya koymak,
*Yetkin Mühendislik yasası çıkarılması, 1. Deprem Şurasu, Kentleşme Şurası gibi toplantılarda alınan kararlar ve hazırlanan raporların dikkate alınması,
*Kaliteli mühendislik eğitimi vermeyen okulların incelenmesi,
*Ruhsatlardan mühendis ve mimarların imzalarının kaldırılmasının getireceği olumsuzlukların dikkate alınması,
*Mühendis ve mimarlardan oda belgesi istenmesine yönelik uygulamanın güncellenmesi
Haber:oral can tatar