Halk sağlığı alanında önemli çalışmalar yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi diyabetli çocuklar için harekete geçti. “Tip 1 diyabet” tanısı alan anaokulu ve ilkokul öğrencilerine yönelik geliştirilen proje kapsamında, hayati önem taşıyan sensörlü şeker ölçüm cihazı araç ve gereçleri düzenlenen törenle ailelere teslim edildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Buca Sosyal Yaşam Kampüsü’nde düzenlenen dağıtım törenine projeden faydalanan 40 çocuk ve aileleri ile İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ela Hızlı, Sağlık İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Soner Emre, Ege Üniversitesi Pediatrik Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Damla Gökşen ve Ege Diyabetliler Derneği Başkanı Gamze Bakkallar katıldı.
“Geleceği kurmak için birlikteyiz”
Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, “İzmir, hekim bir başkana sahip. Başkanımız göreve geldiği andan itibaren İzmir için ‘tek sağlık’ kavramını ortaya koydu. İnsanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, havasıyla hep birlikte sağlıklı bir İzmir’de yaşamayı umuyoruz ve bunun için çalışıyoruz” diye konuştu.
Çocuklar için “geleceğimiz” ifadesini kullanmanın yanlışlığını vurgulayan Okyay, “Onlar için her şey ‘bugün’ yapılmalı. Tam da bu nedenle geleceği kurmak için birlikteyiz. Çok değerli bir ekiple çalışıyoruz ve biz sizler için buradayız. İzmir’in sağlığına, İzmir halkının sağlığına, çocuklarının sağlığına elimizden gelen katkıyı vermeyi amaçlıyoruz. Bunu yaparken sivil toplum örgütleri ve akademik çevrelerle birlikte hareket ediyoruz. Bundan sonraki en önemli görev, siz ailelerin dikkati ve hassasiyeti” açıklamasında bulundu.
“Bir çözüm bulundu”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Eğitim Destekleri Şube Müdürü Rahşan Polat ise okul müdürlüğü yaptığı dönemde diyabetli bir öğrencisinin olduğunu ve yaşanan süreçleri gözlemleyebildiğini belirterek “Öğrencinin sürekli dersten çıkmak zorunda kalması, parmağının delinmesi, diyabetin düzenlenmesi sürecinde yaşanılanlar çok zordu. O süreçte, ‘keşke bu çocuğu yormadan bu işin başka bir çözümü olsa’ diye çok düşündüm. Bugün geldiğimiz noktada bir çözüm bulundu ve biz de bu çözümü çocuklara ulaştırma şansını elde ettik” ifadelerini kullandı.
“Başkanımız kimsesizlerin kimsesi oldu”
Ege Diyabetliler Derneği Başkanı Gamze Bakkallar da cihazın ne denli önemli olduğuna dikkat çekerek, “Ben 12 yaşından beri diyabetliyim ve bunu ancak bir diyabetli anlar. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız ve ekibi, bugün kimsesizlerin kimsesi oldu. Bunu çok içten söylüyorum” dedi.
Ekonomik zorluklar nedeniyle ailelerin hayati önem taşıyan sensöre erişimde zorluklar yaşadığını söyleyen Bakkallar, cihazın önemini şu ifadelerle anlattı. “Arabayla gittiğiniz bir yol düşünün. Önünüzde bir kavşak var ama bu yolda kavşak olduğunu belli eden bir tabela yok. Bu, sensör kullanmayan diyabetli bir çocuk ve ailenin durumu. Tam tersi senaryoda, arabada 80 kilometre hızla gidiyorsunuz ve ileride kavşak olduğunu uyaran tabela var. Hızınızı kesiyorsunuz ve kavşağı sağlıklı bir şekilde geçerek kaza yapmıyorsunuz. Bu da sensörlü bireyin ve ailenin durumu. Bizim sensör kullanmamız hayatımızı etkiler. Sağlıkta tasarruf olmaz. Bunu tüm devlet yetkilileri de bilsin.”
“Eğitimlerinizi mutlaka alın”
Törene katılan Ege Üniversitesi Pediatrik Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Damla Gökşen, 30 yıllık hekimlik kariyerinin 25 yılını tip 1 diyabetli çocuklarla geçirdiğini söyledi. Hastaları ve ailelerinin neler yaşadığını bilenler için diyabet kelimesini kullanmanın zorluğunu vurgulayan Prof. Dr. Gökşen, “Bu kelimeyi gözleriniz dolmadan kullanamazsınız. Çünkü ne kadar zor bir hayat yaşadıklarını bilirsiniz. ABS’li olan arabalarda hava balonu kaza sırasında patlar ama bizim sensörlerimiz kazalarımızı yani hipogliseminlerimizi önlüyor. Bu projede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi. Gökşen, ölçüm cihazlarını kullanmadan önce ailelerin mutlaka eğitim alması konusunda da uyarıda bulundu.
“Kapıyı ilk açan Başkanımız Cemil Tugay oldu”
Diyabetli Selenay Altınsöz’ün annesi Ümmü Altınsöz, yıllardır verdikleri mücadeleye rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu’nun taleplerini karşılamadığını, kendilerine ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin el uzattığını söyledi. Cihazın son derece hayati önem taşıdığını belirten anne Ümmü Altınsöz duygularını şu sözlerle ifade etti: “Bu cihaz toka gibi bir aksesuar değil, ‘takmayayım’ diyemezsiniz. SGK bu konuda bize kulağını kapatmış durumda. Yıllardır anlatmaya çalışıyoruz ama görmüyor, duymuyor, bilmiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda çok duyarlı davrandı. Hem parmak delmekten kurtulacağız hem de diyabeti yönetebileceğiz. Çocuk okula gittiğinde şekerini takip edebilmem için sensör olması gerekiyor. Sensörle müdahale edebiliyorum. Bu yüzden bu proje bizi çok mutlu etti. Başkanımıza duyarlılığı için teşekkür ediyoruz. Çalmadığımız kapı kalmadı, bütün kapılar yüzümüze kapandı ama bize kapıyı ilk açan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay oldu. Olumlu yanıt aldığımız tek resmi kurum İzmir Büyükşehir Belediyesi oldu. Umarız herkes Başkanımız Cemil Tugay’ı örnek alır” diye konuştu.
“Ayaklarımın üstünde durmam lazım”
Törene katılan diyabetli Hiranur Bahur defterine yazdığı “Merhaba bugün size ‘Diyabetliyim, mutluyum’ dünyamı anlatacağım. Aksine benim çok güzel bir hayatım var. Zor olsa bile yine de pes etmek yok. Biz pes etmeyiz. Bugün çocuklara söylüyorum. Pes etmek yok, hiç pes etmeyelim. Hep mutlu olalım” cümlelerini paylaştı. Bahur, “Ben 6 yaşında şeker hastası oldum ama ayaklarımın üstünde durmam lazım. Bütün çocuklar da böyle yapsın. Bu hastalık o kadar da kötü bir şey değil. Okulda oynayabiliriz, koşabiliriz. ‘Çok kötü hastalık’ diyorlar ama bu hastalık zor olsa bile yine de ayakta durmamız lazım. Ben bir keresinde iğnemi kendim vurmayı denemiştim ve çok güzel şekilde yapmıştım. Bu cihazla şekerimizi kendimiz ölçmek zorunda kalmayacağız. Cihaz kendisi ölçecek” diye konuştu.
“Diyabetli aileler sensör için çok büyük bir mücadele veriyor”
Diyabetli Defne Yutaz’ın annesi Elif Yıldırım ise proje için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Sensörün 24 saat boyunca kan şekerini ölçüp kendilerine bilgi verdiğini söyleyen Elif Yıldırım “Çünkü kan şekerinde anlık değişimler olabiliyor. Özellikle kızım okuldayken onu takip etmem lazım. Geceleri bu takibi yapmak bizim için çok önemli. 2 saatte bir, bazen uykusuz kalarak kontrol etmemiz gerekiyor. Sensör bu anlamda bizim işimizi çok kolaylaştıracak. Diyabeti yönetmek çok zor. Sensör bizi çok güzel bir şekilde yönlendirecek” ifadelerini kullandı.
“Bu cihazın benim için faydası çok fazla”
Diyabetli Yiğit Efe’nin annesi Mehtap Yıldız da duyduğu mutluluğu şu sözlerle dile getirdi: “Oğlumu iki yıldır anaokulu önünde bekliyordum. Yiğit Efe uyurken şekeri yükselirse ya da düşerse bilmiş olacağız ve erken müdahale edeceğiz. Cihaz olmazsa o okuldayken şekerine bakma fırsatımız yok. Kendisi de çocuk olduğu için parmağından ölçüm yapacak durumda değil. Bu cihazla kendisi şekerine bakabilecek, bana da bildirim gelecek” dedi. Yiğit Efe ise “Bu cihaz benim için çok iyi oldu” diye konuştu.
Cihazın kullanımı için eğitim verildi
Törenin ardından ailelere cihazın kullanımı ile ilgili eğitim verildi. Şeker ölçüm sonuçlarının veliler tarafından anında görülebileceği bir donanıma sahip olan cihazlar, çocukların şeker değerlerini dengelemenin yanı sıra olası hipoglisemi ve hipergliseminin de önüne geçecek. Ayrıca sıklıkla manuel yapılan şeker ölçme işlemleri daha konforlu bir şekilde yapılmış olacak ve öğrenciler kaygı düzeyleri artmadan derslerine konsantre olabilecek.
Ölçüm sonuçları, cihazın okuyucusu üzerinden veya cep telefonuna indirilen uygulama ile anında görülebiliyor. Her ölçümde anlık şeker değerleri, son 8 saatlik şeker değeri geçmişi gibi değerler de aktarılıyor. Ağrısız şekilde kola takılan sensör, şeker değerlerini 24 saat boyunca takip ediyor. Oldukça küçük boyutta ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemeyen cihaz, suya dayanıklı şekilde imal edildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Ege Diyabet Derneği ile iş birliği halinde yürütülen projeden her öğrenci bir yıl boyunca faydalanabilecek.