TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Covid-19 salgını nedeniyle kutlanamayan Orman Haftası nedeniyle yayınladığı bildiride, “Salgından korunmak için ellerinizi en az 20 saniye yıkayın deniliyor. Peki, temiz ve içilebilir suyun teminatı olan ormanlarımızı yeterince koruyabiliyor muyuz? dedi. Bozuk Orman alanlarının da tarıma açılmak istenmesinin büyük bir yanlışlık olduğu dikkat çekilen açıklamada, “Kıymetli alanlar yağmalanacak” denildi.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun basın açıklaması şöyle:
Ülkemizde 1975 yılından beri çeşitli etkinliklerle kutlanmakta olan 21 Mart Dünya Ormancılık Günü, bugünlerde yaşadığımız COVID – 19 Salgını nedeniyle kutlanamamıştır. Planladığımız çeşitli etkinliklerde suyumuzu, toprağımızı, flora ve faunamızı tartışarak Dünya Ormancılık Günü’nü kutlayacaktık.Ne yazık ki küresel boyutlara ulaşan salgın nedeniyle önceliğimiz yaşam ve hayatta kalma mücadelesi oldu. Bu süreçte görüldü ki en önemli tedbir en az 20 saniye temiz su ile ellerimizin yıkanmasıdır. En zor zamanda ihtiyaç olan suya yeterince sahip çıkıyor muyuz? Temiz ve içilebilir suyun teminatı olan ormanlarımızı yeterince koruyabiliyor muyuz?
Gündemimize oturan salgın ile küresel düzeyde ormansızlaşma, havanın ve suların kirlenmesi yaşam alanlarının daralması arasında ilişki kurulabilir mi? Şu anda bu çelişkileri sorgulama durumunda değiliz. Çünkü önceliğimiz çok tehlikeli boyutlara gelen salgındır. Dünya çapında başta sağlık emekçileri olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin umut verici özverili çalışmalarını yürekten kutluyoruz.
Bilimin öncülüğünde toplumun tüm kesimlerinin katıldığı bu özverili çabanın, salgından sonra insanlığın ve yaşamın teminatı olan ormanlarımızın ve doğal varlıklarımızın korunması için de gösterilmesini diliyoruz. Dünyada tüm dikkatler bu salgına odaklanmışken, bizlerin de önceliği sağlıklı yaşam ve insanlığın geleceği olduğu halde sermaye ve bir kısım çıkar gruplarının baskı ve dayatması sonucu ranta yönelik çalışmaların yürütüldüğünü de biliyoruz. Böyle bir ortamda Burdur Salda Gölü çevresinin tahribatına yol açacak “Millet Bahçesi” ihalesi ile tarih ve kültür mirası İstanbul’u yaşanmaz hale getirecek “Kanal İstanbul” proje ihalesinin yapılabiliyor olması düşündürücüdür.Son olarak 27 Mart 2020 tarihinde çıkarılan “Özel Ağaçlandırma Tamimi” ile bozuk orman alanlarının paylaşımının önü açılmıştır.
Anayasanın 169. Maddesine göre bozuk orman alanlarının işlevsel olarak fonksiyonunu yerine getirmek üzere rehabilite edilmesi görevi orman idaresinin asli görevidir. Çıkarılan tamimle, özel ağaçlandırma amacı ile tahsis edilecek alanlarda mevcut ekosistem ortadan kaldırılarak tarım alanına dönüştürülecektir. Bu alanlar geriye dönülmez şekilde fiilen orman dışına çıkarılmış olacaktır. Bu tamimle tahsis edilen alanlarda ceviz, badem gibi kültüre elverişli türlerle birlikte 2012 yılında Danıştay 8. Dairesi’nin orman ağacı olmadığına dair kararına rağmen “zeytin” ve kültür bitkisi olduğu herkesçe bilinen “incir” dikiminin yolu açılmıştır.
Daha önceki yönetmeliklerde kıyı kanununa göre denizden itibaren 2 bin metrelik mesafede saha izni verilmezken bu defa bu çekince kaldırılarak kıyı kanununa aykırı olarak deniz kıyısına bile izin verilmesinin yolu açılmıştır.
Bireysel müracaatlara açılan özel ağaçlandırma için şimdiden binlerce müracaat dosyası hazırlanmıştır. Tamime göre 1 Nisan 2020 tarihinde başlayacak olan müracaatlar, bazı orman idarelerini asli görevini yapamaz hale getirecektir. Bugüne kadar yapılan uygulamalarda özel ağaçlandırmadan istenen başarının sağlanamadığı, özellikle arazi değerinin yüksek olduğu bölgelerde ve kıyılarda arazi kapma yarışı ve yağmaya dönüştüğü bilindiği halde yeniden ve sakıncalı maddelerle uygulamaya konması kabul edilemez.
23.10.2019 tarihinde çıkarılan ağaçlandırma yönetmeliğinin iptali için merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Ormancılar Derneği tarafından dava açıldığı ve hukuki süreç devam ettiği halde böyle bir ortamda acilen çıkarılan yönetmelikle uygulamaya geçilmesi hukuksuzdur. Bu konuda hukuki mücadelemizin devam edeceği bilinmelidir.
Bu arada 1944 yılında 1000 dekarlık bir alan üzerinde kurulan ve ülkemizin en büyük orman fidanlıkları arasında yer alan Manisa Muradiye Orman Fidanlığı’nın devri, Volkswagen fabrikası kurulması karşılığında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ne sessiz sedasız şekilde yapılmıştır. Türkiye ormancılığında tartışılmaz bir öneme sahip bu fidanlık, üç yüz değişik orman ağacı türü yetiştirmeye elverişli ve son yıllarda önemi artan “soliter fidan” (yaşlı fidan) üreticiliğine önderlik etme kapasite ve birikimi olan bir fidanlıktır. Bu fidanlığın elden çıkarılması ülke ormancılığı için büyük bir kayıp olacaktır. Ayrıca kamu kaynaklarının doğru kullanımı açısından bu fidanlığın devrinden derhal vazgeçilmelidir.
Ulusal koruma mevzuatı içerisinde korunan alanların statüleri ile tespit, tescil, onay ve ilanına ilişkin esas ve ilkeleri belirleyen Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik, 16 Mart 2020 günlü 3. kez değiştirilerek 31070 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yönetmelikte yapılan değişiklikte, doğal sit alanı kategorilerinden olan Nitelikli Doğal Koruma Alanlarının, Sürdürülebilir Koruma ve Kullanım Alanlarının ve anıt ağaçların ayırt edici özellikleri ve tanımları yeniden belirlenmiştir. Sürdürülebilir Koruma ve Kullanım Alanları, Nitelikli Doğal Koruma Alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak, “entegre tesislere” ve “maden işletmesine” izin verilen alanlar haline getirilmiştir. Bölgemizde de Çeşme yarımadası başta olmak üzere kıyılarda bulunan birçok bakir alan turizm bölgesi ilan edilmiş, yanı sıra köy merası, tarım arazisi niteliğinde bazı taşınmazların da golf sahası, turizm tesisi vb. yapmak için acele kamulaştırması ile birlikte özel kişi ve kuruluşlara uzun dönemli kiraya verilmesinin önü açılmıştır. Kıyıların tahribine neden olacak ve tamamen bir rant projesi olan bu uygulamadan vazgeçilmelidir.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak, tüm duyarlı kesimleri geleceğimize büyük zararlar verecek bu uygulamalara karşı çıkmaya davet ediyoruz.
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU