Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nde gerçekleşen ‘Siber Güvenlik Kanunu’ görüşmeleri sırasında önemli açıklamalarda bulundu. Ün, konuşmasında, “Vatandaşların mahremiyetini ve hukuki güvencelerini ortadan kaldırmamak için çaba harcıyoruz” dedi.
Siber Güvenlik Kanunu’nda, yargı kararı olmaksızın, kamuya kapalı alanlarda arama yapma, kopya çıkarma ve el koyma gibi yetkiler veren bir maddeye tepki gösteren Ün, TBMM kürsüsünden şunları söyledi:
“Bu madde, hoyratça yetkiler dağıtan bir düzenlemeyi içeriyor. Yasada yargı yetkisine müdahalenin açık örnekleri mevcut. ‘Gecikmesinde sakınca bulunan hâller’ ifadesi, bir yargı kararına dayanmadan, yazılı emirle konutlarda, iş yerlerinde ve kamuya kapalı alanlarda arama yapmayı, kopya çıkarmayı ve el koymayı mümkün kılıyor. Bu durum, soruşturma makamları arasında yetki devrine yol açabilir. Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), temel hak ve özgürlüklerin korunmasını hâkim kararına bağlamıştır. Bu yüzden, şüpheli veya sanığın suçluluğu hükümle sabit olmadan, vatandaşların temel hakları hâkim kararıyla güvence altına alınmalıdır. Biz, vatandaşların mahremiyetinin ve hukuki güvencelerinin ortadan kalkmaması için çalışıyoruz. Özgürlüğü olmayan güvenlik tedbirleri, sadece baskı mekanizması haline gelir.”
Devletin Mahremiyeti İsrailli Firmalara Açıldı
Ün, konuşmasında ayrıca, devletin en mahrem verilerinin bir İsrailli firmaya emanet edilmesini eleştirerek şunları ifade etti:
“Siber güvenlik konusunda en büyük sorunlardan biri, devlet kurumlarının dijital güvenliğini bir İsrailli şirketin sağladığına dair iddialardır. Bu konuda somut deliller ortaya konmuş olsa da, yetkililerden bir açıklama yapılmamıştır. Tel Aviv merkezli ve İsrail ordusu ile istihbaratına hizmet veren dijital güvenlik şirketi, bakanlıklara ve Genelkurmay Başkanlığı’na yazılım hizmeti sunmuş. Devletimizin en mahrem kurumları, Siyonist çetelere bağlı bu güvenlik firmasına teslim edilmiştir. Vicdanınıza soruyorum; millete boykot çağrısı yaparken, İsrail ordusunun destekçisi olan bu firmayla işbirliği yapmak, gerçekten doğru bir yaklaşım mıdır? Sayın Cumhurbaşkanımız, 1 Ekim’de bu kürsüden, ‘İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye’dir’ diye uyarı yaparken, nasıl oluyor da ülkemizin kritik verilerinin korunması gereken sistemler bir İsrail firmasına emanet ediliyor? Bu bir gaflet örneğidir. Biz, siber güvenlik başkanlığı kurarak, başkanına sınırsız yetkiler vererek bir düzenleme yapmak yerine, dijital sınırlarımızı koruyacak yerli yazılımlar geliştirmeliyiz.”