Manisa’nın Demirci ilçesine bağlı yaklaşık 1200 nüfuslu Kargınışıklar Mahallesi, Osmanlı döneminin izlerini taşıyor. Sarp arazi koşulları, iklim yapısı nedeniyle ahşap ve kerpiçten yapılan evler, bitişik nizamla inşa edilmeleri nedeniyle dikkat çekiyor. Halıcılık, orman işçiliği ve kiraz yetiştiriciliğiyle geçimini sağlayan mahalle halkı, bitişik evlerinde komşuluk ilişkilerini geliştiriyor ve evler daha kolay ısınıyor. Maddi durumu zayıf yaklaşık 35 aile bu evlerde iç içe yaşamlarını sürdürürken, evlerin mimarisi fotoğraf tutkunlarının da ilgisini çekti. Birçok dergi ve fotoğraf tutkunu Kargınışıklar Mahallesi’ne giderek, bu ilginç evleri fotoğrafladı. İlgiden memnun olan mahalle halkı aynı zamanda evlerde yaşamın zor olmasından dolayı kendilerine yeni ev yapılmasını istedi.
Tek yapı görünümünde 35 hane
Kargınışıklar Mahallesi’nde yaşayan Osman Altın, evlerin ilgi çektiğini belirterek, “Bizim bildiğimiz kadarıyla evler 150-160 yıllıktır. Daha önceki ailelerimiz 1956’da çıkan yangın sebebiyle bir kısmı göç etmişler. Genelde burada oturan insanların maddi durumları zayıf. Hepsi birbirlerine komşu olan, bir evden öbür eve konuşmalarını işitebilecek şekilde zayıf bir yapı. Buraya her gelen buranın fotoğrafını çekiyor. Buradaki fakir ailelere bir yardım eli uzatılmadı. Yetkililerden buraya bir yardım eli uzatılmasını bekliyorum. Burada yaklaşık 35 hane mağdur. Köyümüzün görünümü açısından ilgi çekiyor” dedi.
Evlerin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu kaydeden Osman Altın, evlerin çatılarının çökmemesi ve akmaması için ilginç yöntemlerin kullanıldığını açıkladı. Altın, “Yuvarlak denilen bir taş evlerin çatılarında gezdiriliyor. Taş üstünde gezdirilince toprağı sıkıyor ve yağmurda akmaları önlüyor. Kendi haline bıraksak evlerin göçmesine neden olur” diye konuştu.
Yaklaşık 35 ailenin yaşadığı bu ilgi çekici evlerde 3 çocuğu ve anne babasıyla yaşamını sürdüren Mehmet Kızılkaya da evin atalarından kaldığını anlattı. Zor koşullar altında yaşadıklarını ifade eden Kızılkaya, “5 kişi bu evde yaşıyoruz. Evler 150 yıllık vardır. Toprak evlerde yaşam zor. Yağmurlu havalarda sürekli akar. Akmaması için taşı üstünde gezdiriyoruz” dedi.
Demirci ilçesine yaklaşık 31 kilometre uzaklıkta, dağların arasında kurulun mahallenin turizme kazandırılabileceğini dile getiren Manisa Büyükşehir Belediyesi Demirci Muhtarlık İşleri Şube Müdürü Kazım Aysan, evlerin yapılışından bu yana değişiklik yapılmadığını anlattı. Aysan, “Yerleşim olarak dağların eteklerine yerleşmiş, milli mücadele dönemine dayanan tarihi bir mahallemizdir. Kargınışıklar Mahallesi 1956 yılında büyük bir yangın afeti geçirdi. Yangın afetinde birçok ev yandıktan sonra ev yapmak için arazi bulunamadığından Demirci merkezinde bu insanlar için ev yapıldı. Evi yanmayan vatandaşların büyük bir bölümü burada kaldı. Bu evler atalarından kaldı. Evlerin en büyük özelliklerinden bir tanesi yapıldığı günden bugüne kadar hiçbir ilave ve değişiklik olmamasıdır. En büyük yapı malzemesi ahşaptır. Araları kerpiç dediğimiz sıvalarla tutuşturulmuştur. Odalar ve her türlü alan en küçük şekilde düzenlenmiş. Isınma şartlarından dolayı kapılardan, pencerelere kadar böyledir. Evlerde genelde bir yaşama bölümü ve bir yatma bölümü yer almaktadır. Evlerin tuvaletleri evin dışında yer alır. Bu mimaride dikkat çeken noktalardan biri de evlerin hepsinin balkonlu olmasıdır. Bütün yaz yiyeceklerini balkonlarda kurutarak kışın tüketirler. Evlerde komşuluktan öte herkes birbirinin akrabası konumundadır. Çünkü bir evin duvarı diğer evin duvarı ile komşudur. Herkes birbirinin yüksek sesle konuşmasını yan taraftan dinleyebilir” diye konuştu.
Nepal değil Manisa
Fotoğrafçıların uğrak yeri olduğunu söyleyen Aysan, “Bu evlerin özelliği nedeniyle Kargınışıklar foto safari tutkunlarının uğrak yeri oldu. Birçok dergiden kuruluştan fotoğrafçı arkadaşlarımız buraya geliyor. İnsanlar bu evlerde kalmaktan memnun değiller. Daha medeni şekilde yaşamak istiyorlar. Ama bu yapının bozulmadan korunması en büyük hedef olmalıdır. İnsanlar bu ilginç yapıları görmek için Kargınışıklar’a geleceklerdir. Bu alanda yaşayan insanlara daha medeni evler yaparken yapıların da aynı şekilde korunmasını istiyoruz” dedi.
Evlerin kuruluş aşamasında hiçbir evin diğer bir evin hakkını gasp etmediğini belirten Aysan, “Engebeli arazi olduğundan bir ev diğer evin ışığını kesmemektedir. Evler arası ulaşım yaya olarak yapılmaktadır. Araç yolu yoktur. En büyük tehlike de bir yangın anında müdahale etmek çok zordur. Arazi yapısından dolayı yapılan bu evlerin en çok görüldüğü yer herhalde Nepal’dir diyebiliriz. Arkasındaki yeni yapılar olmasa insanlar Nepal’de mi Kargınışıklar’da mı olduklarını anlayamayabilirler” şeklinde konuştu.