Sağlıklı bir ilişkinin iki tarafın da mutlu ve huzurlu olduğu, sevme, sevilme, desteklenme, takdir görme, sosyal ve cinsel ihtiyaçlar gibi ihtiyaçlarının karşılandığı ve kendi öz benliklerini yitirmeden, “biz” olabildikleri bir ilişki olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Selin Karabulut, “İlişki öncelikle iki sağlıklı birey ister, o zaman sevgi, saygı, hoşgörü kendiliğinden olur. Anlaşmazlıklar olsa bile, böyle bir ilişki sevgi ve saygı temelleri üzerine kurulu olduğundan, tarafların da mevcut sorunlarla daha kolay başa çıkabilme becerileri gelişir” açıklamasında bulundu. Karabulut, sağlıklı ilişki önerilerini şöyle sıraladı:
1- FARKLILIKLARINIZA SAYGI GÖSTERİN
Hepimiz farklıyız ve farklılıklarımızla zenginiz. Bir ilişkide bunu baştan kabul ederek yol almak, farklılıklarımıza alan tanımak hem ilişkiyi güçlendirir hem de uzun sürmesini sağlar.
2- YARIŞA GİRMEYİN
“Evde kadının, dışarıda erkeğin sözü geçer” gibi söylemlere kulak asmayın. Her ilişki kendine özeldir ve tabii ki kimin, nerede baskın olduğu değişebilir, birinin baskın olması gerekmeyebilir de. Fakat yanlış olan, bunu bir yarışa çevirmektir. İlişki, asla bir yarışa ve savaşa dönüşmemelidir. Önemli olan, günün sonunda ortak bir noktaya varıp uzlaşabilmektir. Unutmayın, ilişki keyif alınacak bir süreçtir.
3- BEKLENTİLERİ GÖZETİN
Bir ilişkide her iki tarafın temel beklentileri aynıdır; sevgi ve saygı. “Kadın sevgiyi daha çok ister, erkek de saygıyı” diye düşünmek doğru olmaz. Herkes aynı beklentiler içinde aslında. Çatışmalar bu beklentiler yeterince karşılanmadığında başlıyor.
4- ORTAK GELECEĞİNİZDE UZLAŞIN
Sağlıklı bir ilişkide ortak gelecek de olmalı. Bu bir yıl sonrası ya da 30 yıl sonrası için de olabilir. Örneğin, bir çocuk sahibi olmak, her iki tarafın da ortak geleceğinde varsa, yani bu, kişilerin ortak beklentileri ve istekleriyse olmalıdır. Çiftler bu noktada, ailelerden gelen “torun istiyoruz” baskılarıyla hareket etmemeli.
5- CİNSEL MUTLULUĞU GÖZ ARDI ETMEYİN
İyi bir ilişkinin göstergelerinden biri de iyi bir cinsel hayattır. Çünkü yaşadığımız duygusal sorunlar cinselliğimizi de etkiler ve bu da ilişkiye yansır. “Evlenince cinsel hayat biter ya da azalır” gibi klişe söylemleri çok duyarız. Bu ön kabullerle yaklaşmak yerine kendi ihtiyaçlarımıza kulak vermek önemlidir. Elbette ki zaman içerisinde değişebilen öncelikler cinselliği ön plana çıkarmayabiliyor. Önemli olan, çiftlerin bu durumdan mutlu olup olmadıkları ve bir sorun varsa bunun çözümüne odaklanmalarıdır.
6- FIRSATLAR YARATIN
Aşkı, ilişkiyi canlı tutmanın en güzel yolu kendimiz için fırsatlar yaratmaktır. Kendimize zaman ayırmak, sevgimizi dile getirmek, karşımızdakinin duygularını canlı tutmak için fırsatlar yaratmalıyız. Unutmayın ki sevgi bilinen değil, hissedilen bir duygudur.
İLİŞKİLERDE 3 BÜYÜK HATA
- Konuşmamak : Çiftler arasında en sık gözlemlenen hatalardan biri, herhangi bir sorun olduğunda her iki tarafın da bunu konuşmamasıdır. Konuşmak yerine, imada bulunma ya da karşı tarafın anlamasını sağlamaya yönelik davranışlar sıkça görülüyor. Halbuki çözüm basit; iletişim kurmak…
- Rehavete kapılmak: Bir diğer hata ise evlendikten sonra her şeyin bittiğinin düşünülmesi ve rehavete kapılma. Evliliğin, ilişkiyi en tepe noktaya taşıdığına yönelik genel algı, evlilikten itibaren ilişkiyi de rutine sokuyor. Çiftler böylece monoton bir ilişki yaşamaya başlıyor.
- Roller arasında denge kuramamak: Çiftler bir çocuk dünyaya getirdiklerinde, bazen hayatlarına sadece anne ve baba olarak devam ediyorlar. Bunun anlamı şu; kadın ve erkek olduklarını unutabiliyorlar. Elbette çocuk olduğunda yeni kimlikler kazanacağız fakat ideal olan, bu kimliklerin getirdiği roller arasında dengeli geçişler yaparak ilişkiyi sürdürebilmektir.