Nöbetçi Eczaneler
Denizlisporumuzun kendi evimizde Konyaspor’a 0-1 yenilmesi sürpriz oldu. Maç öncesinde böyle bir sonuç beklemiyorduk…
Ancak yöneticilerimizin ve teknik direktörümüzün de belirttiği gibi futbolda bunlar var.
Kendi sahasında yenilen ne ilk takımız ne de son takım olacağız… Bu acıyı Liverpool da defalarca yaşadı Real Madrid de İnter de… Galatasaraylı, Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı futbolcular tarihlerinde kim bilir kaç kez soyunma odalarına boynu bükük döndüler….
Burada önemli olan yenilginin nedenlerini iyi belirleyip kötü bir seriye yakalanmamaktır. Aksi takdirde yukarıya doğru seri beklerken bir anda aşağıya doğru bir seriye sürüklenebiliriz.
MORALLERİ YÜKSEK TUTALIM
Bunun için de en önemli olay moralleri yüksek tutmak, camia olarak birlik içinde olmak, yenilginin faturasını kesecek insan aramamaktır.
Ama maçın ardından sosyal medyada yapılan yorumlar gösteriyor ki giyotin hazır… Kimi, bilet fiyatlarını yüksekliğini bahane ederek yönetimi yerden yere vuruyor. Kimi, yeterli transfer yapılmadı diye yeri göğü inletiyor. Kimi de futbolcuları topun ağzın koymuş; ‘’Bu kadro ile olmaz’ diyor.
Sanki birinci haftada Galatasaray’a sahayı dar eden, ikinci haftada Antalya deplasmanından 3 puanla dönen, rakip sahada Göztepe ile puanları paylaşan kadro bu kadro değildi…
Bilet fiyatlarına gelince…
Futbol endüstrisi milyonlar, milyarlar ile dönüyor. Büyük kulüpler ile Anadolu takımlarının girdileri arasında uçurum var. Bunu Futbol Federasyonu da kabul ediyor ki, 2019-2020 sezonu için Galatasaray’a 368 milyon, Beşiktaş’a 256 milyon, Fenerbahçe’ye 206 milyon liralık harcama limiti koyarken Antalyaspor’a 23, Göztepe’ye 74, Denizlispor’a da 78 milyon liralık harcama limiti koymuş… Sırıl sıklam adaletsizlik kokan bu tablo ortada iken Denizlispor’un Falcao ile Dirar ile kıyaslanacak futbolcu alması mümkün mü?..
POZİTİF AYRIMCILIK ŞART
Önceki gün yeni açılan İzmir-İstanbul Otoyolu’ndan geçtim… İstanbul’a kadar 256 liralık geçiş ücreti astronomik bulunan yol vızır vızır işliyor, son model lüks araçlar, cipler birbiri ile yarışıyordu…
Eski yoldan Turgutlu’ya, Uşak’a seyreden araçlar ise alt ve orta gelir gruplarının bin bir güçlükle alabildikleri 8-10 yaşındaki araçlara tahsisli gibiydi…
Şu bir gerçek ki Türkiye’de üst gelir grubu ile alt gelir grubu arasındaki makas iyice açıldı… Merhum Özal’ın isim babası olduğu ‘’Orta Direk’’ kesimin büyük bölümü alt gelir grubuna indi, çok az bir kısmı da ‘zenginler’ arasına katıldı…
İşte Denizlispor yönetiminin bu gerçekten hareket etmesi gerekiyor… Şeref tribününe, kapalıya gelenlerin, bilet fiyatlarını hiç gündeme almamalarına aldanmayın… Onlar taraftar değil, seyircidir. Seyreder, alkışlar, küfreder, çekip gider.
Gerçek taraftar grubu ise o kente ve takımına aitlik duygusu ile bağlıdır. Bu yüzden çırak ve kalfalar, öğrenciler, harçlıklarından artırabildikleri ölçüde, asgari ücretli işçiler de evlerinin istihkakından ayırabildiği kadarıyla stada gelir, gerektiğinde deplasmana gider, takımını destekler… Futbolcularımızı ateşleyenler de bunlardır.
Adları ister 57 Gençlik olsun, ister Yeşil Cephe, ister Horoz Gençlik… Bunlara pozitif ayrımcılık yapmalısınız…. Geçmiş yıllarda şu olmuş, bu olmuş önemli değil… Bu çocuklar sizden beleş bilet de istemiyor… Karşı açık tribünün bir bölümünü makul fiyatla bunlara açın ki stat düğün evine dönsün…
Aksi takdirde Asri Mezarlık sessizliğindeki bir statta puan kayıpları kaçınılmaz olur…
Haydi!…
Horozumuz için omuz omuza….